Otizmli Bireylerde Görme Duyusunun Algılanması Göz Teması Kısıtlılığı ve Algısal Farklılıklar


Giriş

       Otizm spektrum bozukluğu (OSB), sosyal iletişim ve davranış alanlarında özellikle belirgin zorluklarla karakterize edilen nörogelişimsel bir durumdur (American Psychiatric Association [APA], 2022). Göz teması kısıtlılığı, otizmli bireylerin erken yaşam döneminden itibaren sergiledikleri çarpıcı bir davranış olup genellikle sosyal etkileşim eksiklikleri ile ilişkilidir (Jones & Klin, 2013). Bu davranışın biyolojik ve algısal temelleri halen tam anlamıyla açıklığa kavuşmamıştır. Ancak, göz teması kısıtlılığının nedenlerine dair görme duyusu ve algısındaki farklılıkları incelemek önemlidir.  Bu makale, otizmli bireylerde göz teması kısıtlılığının görme algısındaki farklılıklardan kaynaklanıp kaynaklanmadığını incelemeyi amaçlamaktadır.

Otizmde Görme Algısı

       Otizmli bireylerde görme duyusunun algılanması, nörobilimsel ve davranışsal süreçlerin bir kombinasyonu olarak ele alınabilir. Görme algısındaki farklılıklar, çevresel uyaranlara verilen tepkilerde çeşitlilik yaratır. Bu bireyler genellikle görsel bilginin işlenmesinde ya hipersensitivite (aşırı hassasiyet) ya da hiposensitivite (düşük hassasiyet) sergilerler (Robertson & Baron-Cohen, 2017). Bu durum, bireylerin görsel uyaranları algılama, yorumlama ve bunlara yanıt verme yeteneklerini önemli ölçüde şekillendirir.

      Özellikle yüz algısı ve bakış yönünün takip edilmesi, otizmli bireylerde görsel işleme süreçlerinin benzersiz özelliklerinden bazılarıdır. Araştırmalar, otizmli bireylerin yüzlere daha az süre baktığını ve genellikle çevresel ayrıntılara daha fazla odaklandığını göstermektedir (Chawarska et al., 2010). Bu davranış, bireylerin göz temasını sürdürme becerilerini olumsuz etkiler ve sosyal iletişimde zorluklar yaşamalarına yol açabilir.

       Otizmli bireylerde görsel işleme ile ilgili diğer bir önemli özellik, "globale karşı yerel algı" eğilimidir. Global algı, bir bütünün genel yapısını anlamayı ifade ederken; yerel algı, ayrıntılara odaklanmayı ifade eder. Otizmli bireyler genellikle yerel detaylara odaklanma eğilimindedir ve bu, sosyal ipuçlarını bütünsel olarak algılamalarını zorlaştırabilir (Happé & Frith, 2006). Örneğin, bir yüz ifadesinin genel anlamını yorumlamak yerine yalnızca gözlerin ya da ağzın hareketine odaklanabilirler. Bu, sosyal ipuçlarının eksik veya yanlış anlaşılmasına neden olabilir.

       Görsel algının beyin düzeyindeki işlenmesinde iki ana bölge öne çıkar: oksipital lob ve parietal lob. Görsel bilginin işlenmesi, oksipital lobda başlar. Bu bölge, görsel uyarıcıları algılamak ve tanımak için temel bir rol oynar. Parietal lob ise görsel bilginin mekânsal yorumlanmasından sorumludur. Otizmli bireylerde bu bölgelerin işlevselliğinde farklılıklar gözlenmiştir. Araştırmalar, bu bireylerin görsel dikkatlerini sosyal olmayan uyaranlara daha fazla yönelttiğini ve bu nedenle oksipital-parietal bağlantılarında atipiklikler olabileceğini öne sürmektedir (Pierce et al., 2016). Bu durum, göz temasını sürdürememe veya sosyal bağlamı anlamada güçlüklerle sonuçlanabilir.

       Bir başka dikkat çekici özellik ise görsel dikkat dağılımıdır. Otizmli bireyler genellikle görsel dikkatlerini sosyal olmayan uyaranlara yönlendirir. Bu tercih, onların sosyal uyaranlardan kaçınma eğilimini artırabilir. Örneğin, bir konuşma sırasında konuşmacının yüzüne bakmak yerine, odadaki objelere veya arka plandaki detaylara odaklanabilirler. Bu durum, görsel bilginin sosyal bağlamda işlenmesini engeller ve göz temasından kaçınmanın altında yatan algısal bir neden olabilir.

Nörobilimsel Bulgular 

      Nörobilimsel araştırmalar, otizmli bireylerde görme algısındaki farklılıkların, beynin sosyal işlemleme ağlarındaki atipik çalışmayla ilişkili olabileceğini ortaya koymaktadır. Özellikle amigdala, superior temporal sulkus (STS) ve medial prefrontal korteks gibi sosyal algıyla ilişkili bölgelerdeki anomaliler, otizmli bireylerin göz temasından kaçınmalarında etkili olabilir (Kliemann et al., 2012).

Amigdala ve Otizm 

       Amigdala, tehdit algısı, duygusal işlemleme ve sosyal uyaranların değerlendirilmesi gibi kritik işlevlere sahip bir beyin bölgesidir. Araştırmalar, otizmli bireylerde amigdalanın genellikle aşırı uyarılabilir olduğunu ve bu durumun göz teması sırasında bireylerde kaygı ve rahatsızlık hissine neden olabileceğini göstermektedir (Dalton et al., 2005). Göz teması kurulduğunda, amigdalanın aşırı aktivasyonu otizmli bireylerin bu deneyimi tehdit edici olarak algılamalarına yol açabilir. Bu nedenle, göz teması kurmaktan kaçınma davranışı, bireylerin aşırı uyarılmayı önleme stratejisi olarak değerlendirilebilir.

       Amigdalanın diğer bir rolü, sosyal uyaranların önceliklendirilmesidir. Otizmli bireylerde bu mekanizmanın işleyişindeki anomaliler, göz teması gibi sosyal ipuçlarının yeterince önemsenmemesine veya farklı bir şekilde algılanmasına yol açabilir (Kliemann et al., 2012). Özellikle sosyal iletişimde kritik olan yüz ifadelerinin ve bakış yönünün algılanması, amigdala işlevindeki bozukluklar nedeniyle aksayabilir.

Superior Temporal Sulkus (STS) ve Otizm

       Superior temporal sulkus (STS), sosyal algı süreçlerinde, özellikle bakış yönünü takip etme ve yüz ifadelerini yorumlama işlevlerinde merkezi bir role sahiptir. STS, göz teması sırasında karşı tarafın niyetlerini ve duygularını anlamaya yardımcı olur. Otizmli bireylerde STS aktivitesinin azalmış olması, bu bireylerin göz temasını anlamlandırma ve işleme kapasitelerini olumsuz etkileyebilir (Pelphrey et al., 2011).

       STS'nin bir diğer önemli işlevi, hareketli sosyal uyaranları, örneğin bir kişinin başkalarına odaklanmış bakışını analiz etmektir. Bu işlevin aksaması, otizmli bireylerde göz temasını sürdürmekte yaşanan zorlukların temel nedenlerinden biri olabilir. Ayrıca, STS'nin yetersiz aktivitesi, sosyal bağlamın anlamlandırılmasında zorluklara neden olabilir. Örneğin, bir bireyin bakışlarının nereye yöneldiği veya yüz ifadesindeki değişimlerin duygusal anlamı otizmli bireyler tarafından tam olarak algılanamayabilir.

       Amigdala ve STS'deki bu nörobiyolojik farklılıklar, otizmli bireylerin göz teması kurma ve sosyal uyaranlara yanıt verme şekillerindeki benzersiz özellikleri açıklamak için kritik birer bileşen sunar.

Davranışsal Bulgular 

       Davranışsal açıdan bakıldığında, otizmli bireylerin göz teması kurmada zorlanmaları, dikkatlerini yüz yerine çevresel objelere odaklama eğiliminden kaynaklanabilir (Chawarska et al., 2010). Bu eğilim, otizmli bireylerin yüz ifadelerindeki duygusal ipuçlarını kaçırmalarına ve sosyal etkileşimlerde yetersiz kalmalarına neden olabilir. Örneğin, bebeklik döneminde göz teması kurmanın azalması, ilerleyen yaşlarda daha karmaşık sosyal iletişim zorluklarına zemin hazırlayabilir.

       Ayrıca, otizmli bireylerin çevresel uyaranlara yönelik yüksek hassasiyeti, dikkatlerinin sürekli olarak değişmesine ve odaklanmalarının zorlaşmasına neden olabilir. Bu durum, hem sosyal etkileşim süreçlerini hem de öğrenme deneyimlerini etkileyebilir. Özellikle grup içi etkileşimlerde bu bireylerin sosyal ipuçlarını anlamlandırmaları ve uygun yanıtlar vermeleri zorlaşabilir.

Sonuç

       Otizmli bireylerde göz teması kısıtlılığını anlamak için görme algısındaki farklılıkları ele almak son derece önemlidir. Bu bireylerde algısal ve nörobilimsel farklılıkları daha iyi anlamak, terapötik müdahalelerin etkisini artırabilir. Örneğin, duyusal hassasiyetleri azaltmayı hedefleyen terapiler veya sosyal ipuçlarının işlenmesini kolaylaştıran teknikler, bu bireylerin sosyal becerilerini geliştirmelerine katkı sağlayabilir.

       Gelecekteki araştırmalar, göz teması kısıtlılığına yol açan biyolojik ve çevresel faktörleri daha ayrıntılı bir şekilde inceleyerek, otizmli bireylerin sosyal iletişim becerilerini geliştirmek için yeni stratejiler sunabilir. Özellikle bireysel farklılıkların dikkate alındığı, nörobilimsel bulgulara dayalı kişiselleştirilmiş müdahale programlarının geliştirilmesi, bu alandaki çalışmalara önemli katkılar sağlayabilir.

Kaynakça

American Psychiatric Association. (2022). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (5th ed., text revision). Washington, DC: APA Publishing.

Chawarska, K., Macari, S., & Shic, F. (2010). Context modulates attention to social scenes in toddlers with autism. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 51(8), 990-999. https://doi.org/10.1111/j.1469-7610.2010.02263.x

Dalton, K. M., Nacewicz, B. M., Johnstone, T., Schaefer, H. S., Gernsbacher, M. A., Goldsmith, H. H., & Davidson, R. J. (2005). Gaze fixation and the neural circuitry of face processing in autism. Nature Neuroscience, 8(4), 519-526. https://doi.org/10.1038/nn1421

Happé, F., & Frith, U. (2006). The weak coherence account: Detail-focused cognitive style in autism spectrum disorders. Journal of Autism and Developmental Disorders, 36(1), 5-25.

Jones, W., Klin, A. (2013). Attention to eyes is present but in decline in 2-6-month-old infants later diagnosed with autism. Nature, 504(7480), 427-431.

Kliemann, D., Dziobek, I., Hatri, A., Baudewig, J., & Heekeren, H. R. (2012). The role of the amygdala in atypical gaze on emotional faces in autism spectrum disorders. Journal of Neuroscience, 32(28), 9469-9476.

Pierce, K., Marinero, S., Hazin, R., McKenna, B., Barnes, C. C., & Malige, A. (2016). Eye tracking reveals abnormal visual preference for geometric images as an early biomarker of an autism spectrum disorder subtype associated with increased symptom severity. Biological Psychiatry, 79(8), 657-666.



Sense Özel Eğitim Makaleleri
Sosyal medyada paylaş;
Facebook
Twitter
LinkedIn
Telegram